Önce Kıyafetleri Doyurmalı

Sultan sarayda görkemli bir şölen vermişti. Nasrettin Hoca de saraya gelen güzel güzel giyinmiş misafirleri izliyordu. Sonra kendi üzerindeki paçavralara dokundu ve şenliğe katılan insanların üzerindeki şık saten ve ipeklerle karşılaştırdı. Karnı açlıktan gurulduyordu. Ziyafet sofrasındaki güzel yiyecekleri düşündü. Karnının açlığının etkisiyle saray kapısına doğru yürüdü ve kendini muhafızlara tanıttı. Geleneklere uygun olarak misafirperver bir şekilde isteği geri çevrilmedi, muhafızlar şölene katılmasına izin verdiler. Muhafızlar onu ziyafet masasının en sonuna oturttular. Sonra lezzetli yiyecekler tepsilerle iyi yetişmiş garsonlar tarafından masaya getirildi fakat masanın sonuna Nasrettin Hoca’nın oturduğu yere gelindiğinde tepsiler boşalmıştı. Nasrettin Hoca üzgün bir şekilde kullanılmamış tabağının başından kalkarak saraydan dışarıya çıktı. Sonra zengin bir arkadaşının evine giderek olanları ona anlattı. “Senden bir takım kıyafet ödünç alabilir miyim?” dedi. Arkadaşı ona zengin kıyafetler ve ona uygun şık bir sarık verdı. Nasrettin Hoca saraya geri döndü ve muhafızlara kendini tanıttı. Muhafızlar onu iyi kıyafetler içinde görünce ona inanmadılar , onun ziyarete gelen bir prens olduğunu düşündüler ve onu önünde eğilerek selamladılar. Muhafızlar ona eşlik ederek onu içeriye masanın en başına oturttular. Yeniden tepsiler dolusu yemek sofraya geldi. Bu sefer garsonlar Hoca’ya tabağını lezzetli yiyeceklerle doldurdular. Çok geçmeden bütün herkes Hoca’ya bakmaya başladı. Koluna sos döktü, sarığına içecek döktü, bütün mantosunu yemekle kapladı. Sonunda yanında oturanlar çekinerek: “Neden şık kıyafetinizi kirletiyorsunuz ?” diye sordular. “Eğer kıyafetim şimdi kötü görünüyorsa çok özür dilerim.” dedi Hoca. “Fakat bu yemekleri yememe vesile olan bu kıyafetler, o yüzden doymak önce onların hakkı.”

Bu yazı Kategori Yok kategorisine gönderilmiş. Kalıcı bağlantıyı yer imlerinize ekleyin.