Çamurlu ve yağmurdan batmış yolda yürüyen iki Zen Bilgesi bir çamur gölünden karşıya geçmeye çalışan güzel bir bayana rastlarlar.
Aralarından yaşça büyük olanı kadının yanına gelir ve onu kucağına alarak çamur gölünün karşısına geçirir. Genç öğrencinin hayranlık dolu tedbirli bakışları arasında onu yolun kuru tarafında nazikçe yere indirir.
Kadını eğilerek selamlayan bilge ve öğrencisi çamurlu yolda ilerlemeye devam ederler. Genç öğrenci yol boyunca asık yüzlü ve suskun kalır. Tepeleri aşarlar, vadilere inerler, köyleri geçip ağaçlı ormanlara varırlar. Aradan o kadar saat geçtikten sonra, genç öğrenci dayanamaz ve diğerini azarlamaya başlar,
“Bilgelerin kadınlara dokunmadığını biliyorsun! O kadını niye taşıdın?”
Bilge genç olana dönerek gülümser. “Genç kardeşim, düşüncelerin ne kadar yüklü! Ben saatler önce onu yolun karşı tarafında bıraktım. Sen niye hala onu taşıyorsun?”