Bir zamanlar Japonya’da eski bir tapınakta bir bilge yaşardı. Bir gün tapınağın kapısının sabırsız bir şekilde vurulduğunu duyar. Kapıyı açar ve genç bir öğrenci ile karşılaşır.
Öğrenci, “Büyük ustalar ve bilginlerle çalıştım. Kendimi Zen felsefesini tamamlamış addediyorum. Gene de eğer bilmem gereken bir şey varsa onu bilgime katabilir misiniz diye geldim size” der.
“Çok güzel, gelin birlikte çay içelim ve öğrendiklerinizi konuşalım.” der yaşlı bilge.
İkisi karşılıklı otururlar ve yaşlı bilge çay hazırlamaya başlar. Çay hazır olunca misafirinin bardağına dikkatle çayı koymaya başlar. Bardak dolduktan sonra da çayı dökmeye devam eder ve çay misafirinin avuçlarına doğru taşar. Şaşıran öğrenci geri sıçrar ve hiddetle, “Ne biçim bilgesin sen? Bir fincanın dolduğunu bile anlayamayan budalanın tekisin.” diye bağırır.
Yaşlı bilge sakin bir şekilde cevap verir “Aklın tıpkı bu fincan gibi o kadar çok fikirle dolu ki orada bir tek boş oda bile yok. Bana geleceksen aklın boş bir bardak gibi olsun ancak o zaman bir şeyler öğrenebilirsin”.